BODRUM SICAK HABER – Bodrum Alevi Bektaşi Kültür Derneği Cemevi Yönetim Kurulu adına dernek başkanı Avukat Cem Yalçın, Gazi Anmasının 27.yıl münasebetiyle yazılı bir basın açıklaması yayınladı.
Açıklamada İstanbul Gazi Mahallesinde Alevi vatandaşlara yönelik gerçekleştirilen kanlı
eylemin 27. Yılına girildiğine dikkat çeken Başkan Cem Yalçın yaptığı açıklamada “Bilindiği
üzere 12 Mart 1995 yılında İstanbul’da Alevi vatandaşların çoğunlukta yaşadığı Gazi
Mahallesindeki dört kahvehane ve bir pastane aynı anda kimliği belirsiz kişilerce bir taksiden otomatik silahlarla açılan ateşle taranmış, saldırılar sonucu Halil Kaya adlı bir vatandaş hayatını kaybederken, beşi ağır yirmi beş kişi yaralanmıştı. Saldırganların olay yerinden uzaklaştıktan sonra gasp ettikleri taksinin şoförünü öldürdükleri ve taksiyi ateşe vererek kaçtıkları anlaşıldı. Olayların ardından çok sayıda Alevi vatandaş, başta İstanbul olmak üzere farklı illerde durumu protesto etmiş ve protestolar esnasında da emniyet mensuplarının açtığı ateş sonucunda 4 gün süren olaylarda 22 kişi ölmüş, 155 kişi yaralanmıştı.” dedi.
Yaşanan acı olayların son bulması adına öldürülen canların ailelerinden ve onlara destek
veren sivil toplum kuruluşlarından gelen; cenazelerin ailelere teslim edilmesi, sokağa çıkma
yasağının iptali, gözaltındakilerin geri verilmesi ile asker ve polisin bölgeden çekilmesi
şeklinde sıralanan 4 maddelik insani talepler dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu’nun,
Emniyet Amiri Necdet Menzir’in, Mehmet Ağar’ın ve İçişleri Bakanı Nahit Menteşe’nin yer
aldığı yönetim tarafından kabul görmediğini hatırlatan Cem Yalçın açıklamasına şöyle devam
etti; “Olaylardan sonra yapılan otopsi sonucu ölen 17 kişiden yedisinin polis mermisiyle hayatını kaybettiği belirlendi. Gaziosmanpaşa Savcılığının olayla ilgili fezlekesiyle Eyüp sultan Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında “müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” iddiasıyla dava açtı. İstanbul Eyüp Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan dava kamu güvenliğinin
sağlanamayacağı gerekçesiyle Trabzon’a gönderildi. 11 Eylül 1995’te Trabzon Ağır Ceza
Mahkemesinde başlayan yargılama süreci, beş yıl içinde otuz bir duruşma yapılarak 3 Mart
2000 de karara bağlandı. Yargılanan yirmi polis memurundan Adem Albayrak dört kişiyi
öldürmekten altı yıl sekiz ay, Mehmet Gündoğan iki kişiyi öldürmekten üç yıl dokuz ay hapse mahkûm edilirken, (cezalar ertelendi), diğer on sekiz sanık polisin ise beraatine karar verildi.
Sanıkların “Haklarında adam öldürme ile ilgili net bir açıklığın olmadığı” gerekçesiyle
bozulan davada Yargıtay, sanıkların Türk Ceza Kanunun 49. maddesine göre yargılanmasını
istedi. Bunun üzerine dava Trabzon Ağır Ceza Mahkemesinde tekrar görülmeye başlandı.
Ancak aileler ve avukatlar Yargıtay kararı ile devletin bir kere daha kendini aklayacağı
gerekçesiyle davadan çekildiklerini bildirdiler. 22 kişinin öldürüldüğü ve yüzlerce vatandaşın
yaralandığı Dava üçüncü celsede karara bağlanırken mahkeme heyeti Albayrak ve
Gündoğan’a toplam dört yıl otuz iki ay hapis cezası verdi.
Yakınlarını kaybeden 22 kişi haklarını aramak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
başvurdular. Mahkeme; Türkiye’nin sözleşmenin 2. maddesinde düzenlenen, “yaşama hakkı” ve 13. maddesinde düzenlenen “millî makamlara başvuru yollarının kapatılması” hükümlerine aykırı davrandığı sonucuna vardı. Gazi olaylarında yaşamını yitiren on yedi kişi için ayrı ayrı otuz bin Euro tazminat verilmesine hükmeden mahkeme, böylece Türkiye!yi toplam 510 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etti.” Dedi.
Bodrum Alevi Bektaşi Kültür Derneği Cemevi başkanı Cem Yalçın Basın açıklamasında
Rusya – Ukrayna savaşında olduğu gibi dünyanın neresinde meydana gelirse gelsin yaşanan
acıların iyi insanları birleştirme gücüne sahip olduğuna vurgu yaparken sözlerini şu
cümlelerle sonlandırdı “Alevilik inancının hümanist düşünce yapısına sahip olduğu gerçeği
ortadadır. Bununla beraber Gazi örneğinde olduğu gibi bu topraklarda, farklı zaman
dilimlerinde Alevi olduğu için işkence gören ve katledilen canlarımızın sayısı da az değildir.
Bizler geçmişten bugüne yaşanan acılarımızı unutmadığımız gibi bundan sonraki süreçte
benzerlerinin yaşanmaması adına unutturmamak için çaba sarf ediyoruz. Başka acıların
yaşanmaması adına geçmişteki acılarımızdan dersler çıkararak, bu uğurdaki mücadelemizi
hukuki çerçevesinde vermeye devam edeceğiz. Ülkemizin her köşesinde tüm inanç ve yaşam biçimlerinin barış içinde yaşaması adına haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”