BODRUM HABER – Turizm ve Çevre arasındaki bağlantıyı sürdürülebilirlik olarak açıklamak daha mümkün olacaktır. Sürdürülebilirlik denildiğinde ana tema geleceğimize ne bırakacağımızla da çok ilintili. Pe ki bizler Bodrum da geleceğimize yani bizden sonra ki nesillere ne bırakacağız? Ya da gerçekten bir şeyler bırakabilecek miyiz? Gerçekten Bodrum yakın gelecekte başlayan turizm gelirleri sayesinde Bodrum olmuş bir yer. Dünya da marka olduğunu düşündüğümüz bir yer. Öyle mi gerçekten acaba? Yoksa kendimizi mi kandırıyoruz. Bodrum da ve dünyada bulunan kıt kaynakların ne kadarı sürdürülebilir turizm düşünülerek dikkatli kullanılıyor. Ben dünyayı çok bilmem ama Bodrum da hoyratça kullanılıyor bunu çok iyi biliyorum.
Bodrum özellikle sonsuz olarak düşünülebilecek kaynaklara kesinlikle sahip değil. Bunu bir kere kabul edelim. Taşıma kapasitesinin üzerine de çıktığı kesin. Bura da yaşayan bizler artık nereye gitsek yoğun kalabalıklardan şikâyet eder olduk. Tatile gelenler dinlenmek, eğlenmek amacı ile gelmiyorlar mı yoksa? Ya da yaşadıkları büyükşehir kalabalığından ve gürültüsünden kaçarak gelmek yerine aynı şeyleri burada da yaşamak mı amaçları karar siz değerli okuyucularımın.
Turizme hangi açıdan bakarsanız bakalım doğal, tarihi, kültürel ve coğrafi kaynaklara her daim muhtaç olmasının yanında olmazsa olmazlarıdır. Bunlar işte sektörün büyümesini gelişmesini hatta kalitesinin artmasını sağlayan argümanlarıdır. Tabii olarak da turistik ürünün oluşumunda ve pazarlanmasında önemli rol oynamaktadır.
Bodrumu turist çekim bölgelerinde en iyi şekilde ve kalitesi ile pazarlayabilmek için “çevre, doğa ve kültürel varlıkların kalitesi” oldukça önemini gerçekten turizmle uğraşan yatırımcılar çok iyi bilirler. Bodrumun doğal zenginlikleri ve değerleri ile ancak tercih edilebilirlik doğru orantılıdır. Turizm bu değerlerle bölgede öne çıkar.
Olumsuz çevre koşullarına sahip bir Bodrum da bırakın turizm faaliyetlerinin sürdürülmesini farklı yapılabilecek sektörler olmadığından gelir olmadan yaşam şansının kalmadığı bir nokta haline gelmesi oldukça muhtemeldir. Böyle bir durum yaşanması ile de şuan koşarak gelen o yatırımcılar bölgeden hızla çıkarak yaşanmaz bir enkaz arkalarında bırakacaklardır. Şuan hepinizden duyar gibiyim asla böyle bir durumu arzu etmeyiz dediğinizi. O zaman başta yöneticiler olmak üzere herkesin az ya da çok sorumluluklarının bilincine vararak hareket etmesi gerekir ki Bodrum şu başlıklarda asla sorun yaşamasın. Buna göre;
- Hava Kirliliği,
- Su Kirliliği,
- Bitki ve Hayvan Türlerinin Azalması veya Yok Olma Riski,
- Fazla Turist Akımı Nedeniyle Yaşanılan Çevresel Tahribat
- Ses ve Yapay Işık Kirliliği,
- Atık Sorunu,
- Yiyecek-İçecek İsrafı,
- Aşırı ve Çarpık Konutlaşma,
- Yangın (Bölgemizde son dönemde çok sık rastlar olduk. Nedense hepsi de deniz manzaralı yangınlar),
- Bölgesel kalitenin bozulması,
- Kamu sağlığının bozulması, gibi olumsuz etkiler görülmektedir.
Pe ki biz ne yapıyoruz sürdürülebilirlik adına. Ben kısaca anlatayım yaptıklarımızı. En güzel koylarımızı, ormanlık alanlarımızı, sit olarak tescil edilmiş alanlarımızı turizme açmak adına betonlaştırmanın yollarını arayıp sadece günlük kazançlarımızın peşinde koşuyoruz. Başta hükümet yetkilileri büyük arazilerle ilgili planlamaları değiştirip buraların nasıl bir şekilde imara açılabileceğinin peşinde koşar olmuş. Uzun zamandır büyük şirketlerin bölgeyi nasıl en güzel koylarını ve doğal alanlarını parsel parsel satın alarak şehir dahi kurabilecek projeler geliştirdiklerini duyar olduk. Pe ki bu duruma gelene kadar yerel yöneticilerin sorumlulukları hiç mi yok? Bu konu paranın özgürlüğünün daha öne çıktığı bir olgudan başka nedir ki? İnsan özgürlüğü sadece zenginlerin daha çok zenginleşmesine olanak sağlayarak hiçe sayılabilecek kadar değersiz mi? Bizler toplum olarak burada yapılacak inşaatlara ve ucube yapılaşmaların ruhsatlarına imza atsınlar diye mi yöneticilerimizi seçiyoruz?
Hammaddesi tarih, doğa, iyi ve temiz çevresel bölgeler, bozulmamış kültürel değerler, ekolojik ve sosyokültürel değerler olan turizmde oluşabilecek krizi önlemek için en üstten en aşağıya kadar bazı değerlere sahip olmamız gerekir. Bu değerlerle ancak olumsuzlukların önüne geçmemiz mümkündür. Sahip olunması gereken değerleri şöyle sıralayabiliriz;
- Kitle turizminin doğal alanlar üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkilerin azaltılması için gerekli çalışmaların yapılarak olumsuz etkilerin azaltılması,
- Çevre duyarlılığı konusunda herkesin bilinçlendirilmesi,
- Çevreye duyarlı organizasyonların önünün açılması ve bu yönde yönlendirmelerin yapılması,
- Başta kamu kurumları ve sivil toplum örgütleri tarafından koruma faaliyetlerinin yoğun şekilde yapılması ve desteklenmesi,
- Çevreye karşı duyarlı toplulukların faaliyetlerinin desteklenerek her noktaya ulaşmalarının sağlanması için gerekli tedbirlerin yerel yönetimler tarafından alınması,
- Çevreye, tarihe, doğaya karşı bölgede yaşayanların ve tatilcilerin bilinçlendirilmelerinin sağlanması,
- Doğal kaynakların daha doğru kullanılması için gerekli yasal düzenlemelerin eksiksiz konunun tüm paydaşlarıyla birlikte çalışılarak yapılması,
- Yapılacak çalışmalarla birilerinin önünün açılmasının sağlanması yerine toplumun bugünkü ve gelecekte ki kazanımları göz önüne alınması,
- Hızlı kentleşmenin yavaşlatılması ve yeşil alanların korunmasının başta yerel yöneticiler ve hükümet tarafından özellikle sağlanması ve toplumun bu konuda duyarlılığının artırılması ile mümkün olacaktır.
Bugün çok kazanmak değil sürekli kazanmak her zaman daha değerlidir mantığı ile hareket edilmesi önemlidir. Altın yumurtlayan tavuğu kesmek üzereyiz. Lütfen dikkat. Hırs yerine akıl ile hareket ederek davranılması Bodrum gibi tarihiyle, dokusuyla, sahilleriyle, deniziyle güneşiyle, havasıyla eşi olmayan bir turizm merkezinin yok olmaması için doğru bakış açılarına sahip olmalıyız.
Doğaya, çevreye, tarihe, kültürel değerlere olan duyarlılığın artması ve toplumun her ferdiyle sahip çıkılması ümidiyle…