Ahmet Karataş’ın Kaleminden ‘Ne Değişti’

2023-11-08_14-59-55

BODRUM HABER – Canlı varlıkların tabi oldukları kaçınılmaz bir kural vardır; doğarlar, büyürler, gelişirler ve ölürler. Aynı döngü devletler, medeniyetler, milletler ve kentler için de geçerlidir. Tek farkla; sosyal hadiselerde ölümü gündemden düşme, cazibesini kaybetme, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel değerleri yitirme olarak algılamak daha doğru olur. Bir başka deyişle bunun adı; dejenerasyon, deformasyon, başkalaşma ve yok olma sürecidir. Roma medeniyetinin, Batı’daki Rönesans ve reform devrini tetikleyen Endülüs medeniyetinin, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerinin hayat sahnesinden çekilişlerinin ana nedeni ne olabilir? İsterseniz kendi coğrafyamıza bir göz atalım. Hititler, Sümerler, Asurlar, Frigyalılar, Keldaniler… Bugün onlara ancak tarihin tozlu sayfalarında rastlayabiliyoruz. Dönemlerinde ve bölgelerinde büyük güç olan, dünyaya bile hükmeden medeniyetlerin ve milletlerin yok oluş sebepleri nelerdir? Böylesine can alıcı bir soruyu sadece ekonomik nedenlerle izaha kalkışmak hem komik olur hem de yetersiz kalır. Tüm bilim dallarını ilgilendiren bu soruya bulunan ortak cevap; topyekün YOZLAŞMA, yani kimliksizleşmedir. Bir topluluğu millet yapan ne varsa tüm değerleri, kültürü, tarihi, gelenekleri, musikisi, yaşam tarzı, folklorik (halk bilimsel) birikimleri, velhasıl ona ait her şey yabancı kültürlerin etkisiyle veya kendini yenileyememe ve ifade edememe sonucu yozlaşmaya başlarsa, dejenere olursa, mensupları tarafından itilir kalkılırsa ve bu değerler çatışmasında sadece günü birlik çıkarları ve ekonomiyi tek belirleyici olarak görürsek toparlanma şansını da kaybetmiş oluruz. Yozlaşmanın olduğu yerde orijinalite ve özgünlük kalmaz; bayağı, sığ ve kuru bir taklitçilik hemen boşluğu doldurur.  Yukarıdaki değerlendirmeleri Bodrum ölçeğine taşıdığımızda gerçek sorun kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Türk turizmine ebelik etmiş, orijinalitesiyle, tarihi ve kültürel değerleriyle eşsiz güzellikteki koyları ve doğasıyla Bodrum bu sürecin neresindedir? İşte anahtar soru budur. Bu sorunlar daha çok konuşulacak ve tartışılacak. Ama her tartışma ve her toplantı bizi ana nedenden uzaklaştırıyor. Yöntem ve aktörler yanlış olunca, teşhis ve tedavi de yanlış oluyor. Sorun diye tartışılan birçok şey aslında sonuca dönüşmüş vaziyette.  Bodrum’un tek sorunu var; KİMLİK. Biraz açarsak; Bodrum turizmin başladığı dönemde hangi değerlerle turizmin gözdesi oldu? Şimdi ise değerleri niçin yitiriyor ve geleceğini niçin karartıyor? Can alıcı soru budur. Herkes olaya kendi rant penceresinden bakıyor. Halbuki Bodrum beyin travması geçiriyor. Geleneğe, geçmişe, kendine ait ne varsa ya unutturuluyor ya da yok ediliyor. Çarpık yapılaşma, betonlaşma, çevre, altyapı, su, yol, turizm çeşitliliği ve turizmi 12 aya yayma vs, bunların hepsi sorun, üstelik aksini iddia eden de yok. Teşhis tamam, önemli olan tedavi yönteminde ve süreçte toplumsal uzlaşıyı sağlamaktır.  Her şeye rağmen Bodrum ümitsiz vaka değil. Önce bunu kabullenmemiz lazım. İkinci adım olarak yanlışlıkların kabul edilmesi, nedenleriyle beraber sorunların tespiti, çözüm önerilerinin olgunlaştırılması, buna paralel olarak da orijinal ve özgün projelerin hazırlanması gerekir. Son olarak da bütün bunların 50 yıllık bir “STRATEJİK PLAN” ışığında yapılması bize bir yol haritası çıkaracaktır. Bunun için “Bodrum Yarımadası koruma-gelişme ve rehabilitasyon” merkezine acil ihtiyaç vardır.  Daha güzel, daha mutlu, daha korunmuş ve daha aydınlık bir Bodrum için el ele…” Bu metin değerli büyüğüm ve duayen turizmci Sayın Semih Adıyaman ile birlikte 2007 yılında organize ettiğimiz “VİZYON 2023-BODRUM’DA YENİDEN YAPILANMA ve YENİ AÇILIMLAR” konulu sempozyumda yaptığım konuşmadan alıntıdır. 2007’den 2023’e yani tam 16 yılda ne değişmiş? Takdiri ve yorumu siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.

Ahmet Karataş

Exit mobile version