BODRUM HABER – Muğla’da 2020 yılında vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katili Cemal Metin Avcı’nın Avukatı Ali Abdullah Erinan, “Cemal Metin Avcı’nın eylem öncesi bir plan ve hazırlık yaptığına dair herhangi bir bulgu yoktur. Bir delil, bulgu yokken bir kişiye nasıl ceza verilecektir? Olmayan bir delille kişinin cezalandırılmasını istemek hukuka uygun mudur?” dedi.
Yargıtay, Muğla’da 2020 yılında vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katili Cemal Metin Avcı için “canlı canlı yakılarak öldürme canavarca hisle değildir” diyerek geçtiğimiz günlerde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozmuş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise bozma kararına itiraz etmişti.
“AVCI’NIN EYLEM ÖNCESİ BİR PLAN VE HAZIRLIK YAPTIĞINA DAİR HERHANGİ BİR BULGU YOKTUR”
Katil zanlısı Cemal Metin Avcı’nın Avukat Ali Abdullah Erinan yaptığı yazılı açıklamada, müvekkili Cemal Metin Avcı’nın eyleminin haksız tahrik nedeniyle gerçekleştiğini savundu.
Cemal Metin Avcı’nın öldürme kastı ile hareket etmediğini ve olayın anlık gelişen bir durum olduğunu belirten Erinan, “Müvekkilimiz Cemal Metin Avcı, öldürme kastı ile hiçbir zaman hareket etmemiştir. Uğramış olduğu haksızlık nedeniyle ile anlık gelişen bir olayda ne yazık ki eylem vuku bulmuştur. Kaldı ki Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından verilen karardan da anlaşılacağı üzere Cemal Metin Avcı’nın eylem öncesi bir plan ve hazırlık yaptığına dair herhangi bir bulgu yoktur. Bir delil, bulgu yokken bir kişiye nasıl ceza verilecektir? Olmayan bir delille kişinin cezalandırılmasını istemek hukuka uygun mudur? Bu nedenle tasarlama yönünden de bozma kararı verilmiştir.” ifadelerini kullandı.
“HAYATTA İKEN YANGINA MARUZ KALMAMIŞTIR”
Erinan, maktul Pınar Gültekin’in hayatta iken yangına maruz kalmadığını, bu hususu doğrulayan 3 adet rapor bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“30/10/2020 tarihli İstanbul Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu raporunda kesin olarak yanarak öldüğüne dair değerlendirme yapılamayacağı yazılıdır. 17/06/2022 tarihli Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Bilirkişi Raporunda Pınar Gültekin’in hayattayken yanarak ölmediği yazılıdır. 07/03/2024 tarihli Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı Raporunda maktulün yanarak ölmediği yazılıdır. Söz konusu 3 raporda da maktulün hayattayken yangına maruz kalmadığı yani yanarak ölmediği tespit edilmiştir.”
Avukat Erinan, Cemal Metin Avcı’nın eylemini canavarca hisle gerçekleştirmediğini de iddia ederek şunları kaydetti:
“Canavarca his ile bir kimseyi öldürmenin hukuk literatüründeki anlamını bilmekte fayda vardır. Keza Yargıtay 1. Ceza Dairesi bu hususta ayrıntılı gerekçe oluşturmuştur. Canavarca his: sırf öldürmek için öldürmeye dayanmaktadır. Yani maktul kaynaklı hiçbir eylem, tahrik veya etken olmaksızın sanık sırf öldürmek için öldürmüş olmalıdır. Ceza Genel Kurulunun canavarca his hususunda benimsediği görüşe ilişkin olay örneklerinde ‘yalnızca öldürmüş olmak için öldürmeyi, acı çekmesinden zevk duymak için birisini öldürmeyi, silahını denemek için öldürmeyi, satanist amaçlı insanı kurban etmek için öldürmeyi’ canavarca his kabul etmiştir. Canavarca his hususunda hukuk kıstası maktul tarafından sanığa yönelik hiçbir etki ve eylemin bulunmaması ve buna rağmen sanığın öldürmüş olmak için öldürmesi gereklidir. Olayımızda ise böyle bir durumun olmadığı, maktulün haksız tahrike konu eylemleri, şantaj ve tehditleri nedeni ile eylemin vuku bulduğu belirttiğimiz hususlar, deliler ve mahkeme kararlarından da anlaşılacaktır.”
“ABLASI VE EV ARKADAŞI PINAR GÜLTEKİN’İN CEMAL METİN AVCI’YI TEHDİT EDEREK PARALAR ALDIĞINI BEYAN ETMİŞTİR”
Müvekkilinin Pınar Gültekin tarafından tehdit ve şantaja uğrayarak sürekli olarak maddi ve manevi olarak sömürüldüğünü öne süren Erinan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Maktulün kardeşi S.G.’nin karakolda vermiş olduğu beyanda; ‘Ablası Pınar Gültekin’in Cemal Metin Avcı’yı tehdit ederek paralar aldığını beyan ve kabul etmiştir. Hatta tehdit ve şantajla müvekkilden alınan paralar maktul tarafından maktulün kendi aile bireylerine dahi gönderilmiştir.’ Bu husus, maktulün hesap hareketlerinden ve kardeşi S.G.’nin beyanında tespit edilmiştir. Yine maktulün ev arkadaşı olan C.T. ifadesinde: ‘Maktulün Cemal Metin Avcı’yı tehdit ve şantaja maruz bıraktığını ve haksız şekilde kendisinden paralar aldığını’ beyan etmiştir.”
“MÜVEKKİLİMİZ İĞFALE MARUZ BIRAKILMIŞTIR. TEHDİT VE ŞANTAJ UNSURU OLARAK DA AYRICA KULLANILMIŞTIR”
Erinan, açıklamasına şöyle devam etti:
“Artık sömürülecek ve maktulün menfaat temin edeceği bir şey kalmayınca müvekkilin bilinci kapatılmak suretiyle vücut bütünlüğüne, bedenine halel getirilerek (müvekkilin mahkeme huzurunda vermiş olduğu beyandan anlaşılacağı üzere) ne acıdır ki müvekkilimiz iğfale maruz bırakılmıştır. Bunla ilişkin fotoğraflar, maktul tarafından sürekli olarak Cemal Metin Avcı’ya karşı tehdit ve şantaj unsuru olarak da ayrıca kullanılmıştır. Maktul elinde olan bu kayıtlar ile daha büyük menfaatler elde etmek için bazı kişilerden akıl almaya çalışmıştır. Henüz maktul kayıpken bir işletmeci ile jandarma arasında 20/07/2020 tarihinde geçen konuşmada, ‘Elinde Muğla’daki bir işletmeciye ait görüntülerin var olduğunu, bu görüntüleri yayınlarsam biter, para istesem’ demişti. şeklinde yazışmalar olduğu ve bu yazışmaların dosyada yer aldığı bilinmelidir. Mahkeme dosyasında bulunan banka hesap hareketleri ile işbu görüntülere ilişkin yazışmalar, maktulün kardeşi, ev arkadaşı ve tanıkların beyanları bir arada değerlendirildiğinde, maktul, Cemal Metin Avcı’yı tuzağa çekerek kendisinden tehdit ve şantaj ile haksız olarak menfaat elde ettiği açıktır. Bu baskılar altında Cemal Metin Avcı, maktulün istediği paraları her defasında vermek zorunda kalmıştır. Bitmek tükenmek bilmeyen istekler karşısında maddi ve manevi olarak zora düşen Cemal Metin Avcı, son olarak maktul ile buluşup elinde bulunan görüntüleri almak istemiş ancak maktulün devam eden haksız tahrikleri karşısında bir anda söz konusu eylem vuku bulmuştur.”
“OLUŞTURULMAYA ÇALIŞAN ALGI İLE YARGI SÜRECİNDE ORTAYA ÇIKAN GERÇEKLER AYNI DEĞİLDİR”
Erinan, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:
“Toplumumuzun şu hususu bilmesini istiyoruz; sosyal medya ve kameralar karşısında oluşturulmaya çalışan algı ile yargı sürecinde ortaya çıkan gerçekler aynı değildir. Bir an için söz konusu kişilerin yer değiştirdiğini düşündüğümüzde bu durum kamu vicdanında nasıl tecelli edecekti? Bu nedenle somut olay değerlendirilirken kadın-erkek olarak değil, objektif, tarafsız ve sadece bir insan olarak değerlendirmek gerekir. İşte hukuk bunu emreder.”